30 Ocak 2021 Cumartesi

KARAVANLA EGE TURU 4 AKTUR “karavanyazlıkçılık”

İKİ UCU BALLI KAMPİNG!

HEM DE ÇOK BALLI! AKTUR, TÜRKİYE’NİN AN İTİBARI İLE (BİZE GÖRE) EN BAŞARILI KARAVAN KAMPI … KARAVAN HAYATI’NA GÖNÜL VERENLER İÇİN ÇOK TARTIŞILACAK KAMPİNG; YİNE AKTUR!

AKTUR’DA HAYAT ÇOK GÜZEL!

İki ayrı yönde(doğu-batı), iki koyu olan, pırıl pırıl-mavi bayraklı denize sahip bir kamping! Dünyanın en güzel sahillerinden biri olduğu tartışılmaz. İşletmecilik anlamında da bizde az bulunan, oturmuş bir tesis olduğunu söylemek lazım; Marketleri, doktoru, eczacısı, pazarı, balıkçısı, kuaförü, tenis kortları, kiralık buzdolapları, dolmuş servisi, turizm acentesi!Karavan atıklarını boşaltma üniteleri...Öncelikli ihtiyaçları karşılamak için her şeyi var…

KARAVANCILIĞA YENİ BİR BOYUT!

Öylesine oturmuş ki! “Stabilite” sözü ile tanımlanabilir, çünkü bu tesisi gerçekten yazlık gibi kullanan “karavancı”lar var. Çekme karavanlarını bu tesiste kışlatan, havalar ısınınca “Karavanına giden” ve tüm yazı orada geçiren kampçı dostlarımızın Karavancı olup olmadığını da tartışmaya açmak lazım. Seçimlerine de saygı duyuyor ve Aktur’un ya adını değiştirmesini ya da tesisi yeniden düzenleyip, sürekli kalan-kamp yapan olarak ayırmasını öneriyoruz…

BEYAZ SARAY’A DAHA KOLAY ULAŞIRDIK!

Geçen yaz, bir arkadaşımızın yarattığı boşluk sayesinde AKTUR ‘da 10 gün kalma şansı yakaladık. Gerçekten çok güzeldi-ayrıntıları yazımızın devamında-. Sonraki yaz için rezervasyon yaptırmak istedik, kış sonunda aramamız gerektiğini söylediler -Şu ana dek her şey normal- .Aralık ayında rezervasyon için aradık. “10 ocak’ta rezervasyonumuz başlıyor” dediler. Herhangi bir normal insan gibi o günü bekledik, 10 ocak’ta telefon ettik; karşı taraf meşgul! Hem de günlerce! Bir ara telefon, nasıl olduysa açıldı ve rezervasyon isteğimizi ilettik. Telefonu açan kişi, orada temizlik görevlisi olduğunu, öğle tatilinden sonra aramamız gerektiğini, yardımcı olamayacağını söyledi. Tabii ki sonraki aramalarımızda da hep meşgul bir telefonla karşılaştık. Aktur’da yıllardır kamp yapan arkadaşlarımızı arayıp öğrendik ki, karavanını yazlık gibi kullanan-kışı orada geçirtenlere- öncelik tanınıyor, onların rezervasyonu alındıktan sonra, diğer karavancılara sıra geliyormuş.

YAZ BİTTİ! SONBAHAR VERELİM 😉

Günlerce uğraşmamızdan sonra telefonu düşürdüğümüz anda, karşıdaki görevli Temmuz-Ağustos ayının tamamen dolu olduğunu, Haziran ya da Eylül ayında kalan boşluklarda rezervasyon yaptırabileceğimizi söyledi! Temmuz’u planlarken, Eylül ayına 20 günlük rezervasyon yaptırabildik.

ÇÖZÜM, DÜRÜST İŞLETMECİLİKTE! KARAVANYAZLIKÇILIK

Empati yaparsak, karavanını Aktur’da kışlatanlara öncelik tanınmasını normal karşılayabiliriz. Neyse, konuyu tanımladık, çözüm önerimizi sunduk. Aktur’un ayrıntılarına gelince:

Günlük hayat çok güzel! Yüksek çam ağaçlarının gölgesinde -ağustos böceklerinin şarkıları eşliğinde- sakin ve keyifli bir kamptasınız. 

Yemek pişirme ünitelerinde kolaylıkla yemeğinizi hazırlıyor, ...Yazımızın tamamını ve diğer paylaşımlarımızı www.karavanhayat.com blogumda bulabilirsiniz

20 Eylül 2020 Pazar

KARAVAN HAYATI

NORVEÇ YERİNE EGE TURU!

2019 SONLARINDA GÖRGÜN AİLESİ İLE PLANIMIZ NORVEÇ'E GİDİP 21 HAZİRAN'I ARKTİK ÇEMBERDE GEÇİRMEKTİ...

ÇİN'DEN GELEN HABERLER CAN SIKICIYDI, ANCAK O GÜNLERDE VİRÜSÜN TÜM DÜNYAYI ETKİLEMESİ TABİİ Kİ BEKLENMİYORDU!

                         

Covid 19'un ülkemizde de hızla yayılması, birçok sınırın kapanması bizim de eve kapanmamız sonucunu doğurdu... Karavan Hayatı da büyük sekteye uğradı. Seyahat halinde iken bulundukları yerlerde mahsur kalanlar, sınırlar kapanınca ne yapacağını bilemeyenler, Karavanlarına bakıp kara kara düşünenler! Artık gelecekle ilgili plan yapmak çok zorlaşmıştı. Sonu belirsiz bir eve kapanma durumu sözkonusuydu!


Aylar ayları kovaladı, Bahar geride kaldı, yavaş yavaş "yeni normal"e alışmaya çalışırken önlemimizi alarak dışarı çıkabilir olduk. Yine de tedbiri elden bırakmıyor, pandemi'nin yavaş yavaş etkisini kaybetmesini bekliyorduk. Ancak ülkem insanının durumu hafife alması, beklentilerimizin aksine hastalığın hızla yayılmasına sebep oldu. Artık Norveç planımızın üzerine bir bardak su içmiş, yavaş yavaş EGE kıyıları seyahati hayal eder olmuştuk.

Yaz aylarının başlaması ile insanların önlem almadan sosyalleşmesi, düğün-dernekler, bayramların önlem almadan kutlanması, Ayasofya'nın ibadete açılması ile 350bin kişinin önlemsiz bir araya gelmesi gibi birçok etken Pandemi'nin etkisini katlayarak arttırmıştı. Son kararımız Kurban bayramı biter bitmez yola çıkmak ve Ege sahillerini boydan boya gezmek olmuştu.


İlk Planımız kuzeyden, Edremit Körfezi- Kaz Dağı'ndan başlamak ve Datça Ak-Tur'da dinlenerek turu tamamlamaktı.... (Devamı Karavanhayat.com 'da)

24 Haziran 2020 Çarşamba

KARAVAN HAYATI, AVRUPA TURU 29 ; MEMLEKETE DÖNÜŞ! FİLİBE- EDİRNE- BOLU...

      

KARAVAN HAYATI, AVRUPA TURU 29 ; MEMLEKETE DÖNÜŞ! FİLİBE- EDİRNE- BOLU...

32 GÜNLÜK ÖZLEMİN SONUNDA BİR GÜNÜ DAHA BULGARİSTAN'DA GEÇİRMEK Mİ- DEVAM MI?

ÇOK ÖZLEDİĞİMİZ VATANIMIZA DÖNMEYE KARAR VERDİK!

Plovdiv (Filibe) çok güzeldi, ancak burada bir gece daha geçirmemiz pek bir değişiklik yaratmayacaktı. Çünkü tarihe tanıklık yapmış böyle güzel bir kenti ya birkaç gün kalarak iyice tanımak, ya da tadı damağınızda kalarak bir günlük ziyaretle ayrılmak gerekiyordu!

Artık çok daha duygusal baktığıımız için ikimiz birden "dönelim" dedik. Akşama doğru Filibe'den yola çıktık. Önümüzde 180 km 'lik bir mesafe, yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk vardı! Muhteşem manzaraları daha da güzelleştiren balkan türküleri eşliğinde Edirne'ye doğru yol alıyorduk! Kapıkule 'ye yaklaşırken bir kez mola verdik. Uzun süredir polis görmediğimiz yolculuğumuzda -otoyolda siper almış- polis radar ekibini, mola verdiğimiz yerin çıkışında gördük.

Sınıra yaklaşırken, özellikle ağır taşıtların oluşturduğu kuyruk gözümüzü korkuttu! Kilometrelerce uzunluktaki kuyruğun yanından yavaş yavaş Kapıkule'ye doğru yol alırken, bir yandan yol üzerinde ihtiyaçları karşılayan bir sektör oluştuğunu da gözlemliyorduk.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı kapıkule-tır-kuyruğu.jpg

Sınır kapısında tam sıra bize geldiğinde memurların nöbet değişim saatiydi ve yaklaşık yarım saat, ekip değişimini bekledik! Yeni ekip göreve başlayınca kısa sürede memlekete giriş yaptık. Artık yorulmuştuk ve bir an önce
karavanımızı park edip dinlenmek istiyorduk...

Yolculuğa çıkarken yaptığım araştırmalarda. Edirne belediyesinin Sarayiçi bölgesinde bir Karavan Parkı kurduğunu görmüşüm. Google da beni doğruluyordu. Çok "Zor" yollardan geçtik. Tunca nehrinin iki yakasını tekrar tekrar gördük. Tarihi köprüleri zorlukla aşıp "kamp alanı"na gittik. Bolca sivrisineğin bulunduğu Sarayiçi'nde konuştuğumuz güvenlik görevlisi, Karavan Parkı'nın sadece Tarihi Kırkpınar Güreşleri sırasında aktif olduğunu, beklediğimiz Karavan Parkı ya da kamping ortamını bulamayacağımızı söyledi! Güvenlik de ayrı ve en önemli sorundu! Hemen internetten arayışımız başladı.

Avrupa'dan Türkiye'ye giriş yapıyorsunuz ve kamp yeri bulamıyorsunuz! Serhat Şehri Edirne'de Kamping bulamamak!

İnternet arayışımızda "Ömür Kamping" dışında bir yer bulamadık. Hemen telefon ettik, Ömür kamping'le konuşmamız gecenin çok ilginç olacağının habercisiydi! Bir gece karavanımızla konaklayıp yola devam edeceğimizi söyledik. Karşı taraftan "18 Avro" sözleri geldi... Bu, Arnavutluk'ta kaldığımız ve muhteşem imkanlar sunan kamping'den daha yüksek, ayrıca hiçbir şey sunmayan bir kamping'in fiyatıydı! Kendi ülkemizde fiyatların, Türk Lirası yerine Avro olarak söylenmesi bizi hep rahatsız eder... Başka çaremiz olmadığını düşünerek Ömür Kamping'e gittik. Ortam zifiri karanlıktı, resepsiyonun ziline basıp uzun süre bekledik. Sonra bir kadın hışımla geldi (Burada ne işiniz var) der gibiydi! Biz memleket özlemi ile hala gülümsemeye çalışırken, hanımefendi kurallarını art arda sıralıyor, ödemeyi peşin yapmamızı istiyordu. Ben, önce tesisi görmek istediğimi söyleyince işler değişti! Ot bürümüş kamp alanda duş - tuvalet gibi üniteleri görmeye çalışırken, "hanımefendi" Bir anda sertleşti, eşinin Hollanda kraliyet ailesinden falan olduğunu söyledi... Bu bardağı taşıran damlaydı.

Biz Atatürk çocuklarıyız. Kendi ülkemizde, hem de sınırdan girer girmez karşılaştığımız bu tutum, anlaşılmaz ve kabul edilemezdi. "Kocası" Hollanda kraliyet ailesinden olan? kadına, bedava bile olsa orada konaklamayacağımızı söyleyip ayrıldık. Çok yakınındaki bir başka kamping, yakın zamanda kapanmıştı. Başka yer yoktu... Edirne Belediyesi de bizi yanıltmıştı- ki bu sorun bir an önce çözülmeli- koskoca kentte bir kamping olmaması üzücüydü! Artık çok yorgunduk, yakındaki ünlü köfteciye gidip, işletmecisinden o geceyi park alanlarında geçirmek için izin istedik.

Güler yüzle karşılandık, -Ömür kamping'e ödeyeceğimizin yarı fiyatına- hem güzel bir yemek yedik hem de geceyi huzur içinde geçirdik...

33 Günlük seyahatin ardından memleketteki ilk gecemiz pek de iç açıcı olmamıştı! Ama sonu, her zamanki gibi güzeldi... Ertesi gün erkenden uyanıp karavanımızda güzel bir kahvaltının ardından yeniden yola koyulduk. Hedef Bolu Avdan Köyündeki Bilimkent Sitesiydi... Dönüşte anne-babamı görecek, ardından Ankara'ya evimize dönecektik...

Yazılarımı ve karavancılıkla ilgili paylaşımlarımızı www.karavanhayat.com adresinde bulabilirsiniz

26 Şubat 2020 Çarşamba

KARAVAN HAYATI, AVRUPA TURU 28 ; BİLDİĞİMİZ ADIYLA FİLİBE, ya da PLOVDİV!






33 GÜN SÜREN AVRUPA TURUMUZUN SON DURAĞI…

2019 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ FİLİBE, ÜSKÜP VE DEDEAĞAÇ GİBİ, BİZE ÇOK YAKIN, O KADAR DA ÇEKİCİ BİR YER!

Sabah, trafiğe yakalanmamak için erkenden yola çıktık. Üsküp’e giderken akşam trafiği pek hoş olmamıştı, en azından ayrılırken aynı sorunu yaşamak istemiyorduk. Böylece bu kadim şehirin en sessiz ve sakin halini görerek yola koyulduk.


Böyle yolculuklarda bazen kendi duygularınıza, bazen de navigasyon gibi çağın önemli icatlarına inanmanız gerekiyor. Bunun en güzel örneklerinden birini 7bin kilometrelik yolculuğumuzun son etabında yaşadık.
Filibe’ye giderken, navigasyon Sofya’nın kuzeyinden dolaşmamızı önerirken, mantığım güneyinden; (kestirmeden) gitmeyi öngörüyordu. Makineye karşı, insan egosu üstün çıktı ama, sonuç beklendiği gibi değildi! Bulgaristan’ın başkentinin çevresinden dolanmak yerine, hiç bu yollara girmemek işimizi kolaylaştırır diye düşünmüştüm. Evdeki hesap, çarşıya uymadı. Yol küçüldü hatta neredeyse bitti! Arada kalabalıklaşıp, bazen içinden zor çıkılır bir hal aldı. O zaman, navigasyona inanmış olmayı istediğimizi düşündük. Bu, bizi zorlayan bir deneyimdi. Kararımızın sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıştık!


Böyle basit bir sebepten dolayı Filibe’ye planladığımızdan biraz daha geç ulaştık. Kente girerken dikkatimizi çeken ilk şey, bir ovanın üzerinde yer alan 3 büyük tepeydi!Aslında şehir,İstanbul gibi irili ufaklı 7 tepenin çevresinde kurulmuştu…
devamını www.karavanhayat.com 'da okuyabilirsiniz

23 Şubat 2020 Pazar

KARAVAN HAYATI AVRUPA TURU 27 ÜSKÜP, TARİH VE MODERNİZMİN GARİP KARMASI!

OSMANLININ 600 YIL HÜKMETTİĞİ BU KADİM ŞEHİR MUTLAKA GÖRÜLMELİ!

ÜSKÜP SANKİ İKİ ŞEHİRDEN OLUŞUYOR VE VARDAR NEHRİ ONLARI BİRLEŞTİRİYOR…

Aynı gün içinde Ohrid’den Manastır(Bitola)’a , oradan da Üsküp’e gitmek biraz yorucu olmuştu. Yolun büyük bölümünün bakımsız, gidiş-geliş birer şeritten oluşması bunun en önemli sebebiydi.
170 kilometrelik mesafeyi 2 buçuk saatte kat ettik. Üsküp’e yaklaştıkça yol güzelleşmeye başladı ve son 70 kilometresi paralı yola dönüştü… Bir yandan akşam trafiği, diğer yandan şehir merkezindeki yol yapım çalışmaları, Üsküp’te kamp yapacağımız Kinder Park‘a ulaşmamızı geciktirdi.
Burada beğeneceğimiz bir kamping bulamayınca, park4night uygulaması imdadımıza yetişti. Rabotniçki ve Vardar takımlarının sahası olan, aynı zamanda milli maçların ev sahibi Todor Proeski Stadyumunun hemen yanında, Vardar nehrinin kıyısında, çınar ağaçlarının altında çok güzel bir park yerinde geceleyecektik.
Burası aslında ailelerin çocukları ile gittiği bir restoranın park yeriydi. Restoranın içi gerçekten bir oyun parkıydı, ailece yemek yerken, çocuklar da bu keyifli ortamın tadını çıkarıyordu!
Bizim gibi motokaravanı ile seyahat edenlerin tercih ettiği bir noktaydı. Yanımızda, Fransa plakalı bir motokaravan vardı. Hemen sohbet başladı; orada üçüncü günleriydi, Kinder Park’ın wifi şifresini bile öğrenmişlerdi. Şehir merkezine yürüme mesafesinde kalacak yer bulmak büyük şanstı… Üsküp kalesi manzaralı bir kamp yerimiz vardı!
Vardar nehrinin Doğu tarafında Arnavutlar ve Türkler, Modernleştirilen batı yakasında ise hıristiyanlar yerleşmiş. Önce Osmanlı Mahallesine gittik, çok acıkmıştık. Spor Spikeri arkadaşım Gökhan Özer’in ballandıra ballandıra anlattığı Tavçe Gravçe(toprak kapta kurufasulye) yemek için Turist Restoranı bulduk.
Sahibi Boşnak Cemal bey’le tanıştık ama yoğunluktan mıdır bilmem bizimle pek ilgilenmedi. Belki de eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de burada yemek yemiş olması çıtayı yükseltmişti! Kapan Han’ın girişindeki restoranda küçük birer porsiyon yedik, çünkü daha sonra Destan Restoran’a uğrayacaktık…
Yazının devamını https://karavanhayat.com/blog/uskup/ blogumda okuyabilirsiniz...

30 Ocak 2020 Perşembe

KARAVANIMIZ SEYAHATE HAZIR MI? EKSİKLERİ ANLAMAK İÇİN KONTROL LİSTESİ www.karavanhayat.com

KARAVAN HAYATI’NIN EN ÖNEMLİ UNSURLARINDAN BİRİ DİSİPLİN.

YOLA ÇIKARKEN, BU 60 MADDELİK ÖRNEK LİSTE GİBİ BİR LİSTE YAPIP, KONTROLLERİ TAMAMLAMAK ÇOK ÖNEMLİ

yazılarım ve paylaşmlarım artık www.karavanhayat.com  adresinde...

  1. KİLOMETRE SAYACI -ARAÇ GÖĞSÜNDEKİ GÖSTERGELER
  2. MOTOR YAĞI   
  3. SİLECEK SUYU
  4. FARLAR  –      SİNYALLER  –      GERİ VİTES KAMERASI
  5. MÜZİK SİSTEMİ RADYO MP3 ÇALAR VS.
  6. RUHSAT – TRAFİK SİGORTASI – KASKO
  7. YAKIT SEVİYESİ
  8. KLİMA      
  9. HİDROFOR 
  10. SU DEPOSU    
  11. GRİ SU / SİYAH SU BOŞALTMA SİSTEMİ
  12. GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMİ – YAŞAM AKÜLERİ ŞARJ DURUMU
  13. İNVERTER
  14. MOTORDAN YAŞAM AKÜSÜ ŞARJ DURUMU
  15. TENTE  –       
  16. İÇ – DIŞ  AYDINLATMA SİSTEMİ
  17. YAŞAM ALANI GÖSTERGELERİ
  18. VEBASTO (ISITICI)
  19. BOİLER (SU ISITICI)
  20. TUVALET      
  21. DUŞ         
  22. MACERATÖR
  23. TORPİDO GÖZLERİ
  24. ACİL DURUM YELEKLERİ   
  25. OCAK  
  26. EVYE
  27. BUZDOLABI
  28. MUTFAK MALZEMELERİ / KAP KACAK
  29. GÖLGELİKLER  (ÖN CAM / İÇ)
  30. GÖLGELİK (ÖN CAM DIŞ)
  31. HEKİ’LER
  32. PERDELER
  33. SİNEKLİKLER   (KAPI -YAN CAMLAR)
  34. OTOMATİK KAPI  / BASAMAK
  35. PLASTİK ÇİZME    
  36. PLASTİK KAMP ALANI KİLİMİ
  37. MASA
  38. SANDALYELER
  39. TAKIM ÇANTASI
  40. MERDİVEN
  41. HORTUM VE APARATLARI
  42. ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE
  43. ÇAMAŞIR LEĞENİ  
  44. YANGIN TÜPÜ      
  45. ELDİVENwww.karavanhayat.com
  46. İLK YARDIM ÇANTASI     
  47. REFLEKTÖR
  48. STEPNE
  49. KRİKO
  50. LEVYE 
  51. BİJON ANAHTARI
  52. TELEVİZYON  
  53. UYDU ANTENİ
  54. DIŞ SU GİRİŞİ
  55. ELEKTRİK 220 VOLT GİRİŞİ
  56. 220 VOLT UZATMA KABLOSU
  57. DIŞ DUŞ
  58. LİKİT GAZ TÜPÜ
  59. YEDEK MİNİ TÜP
  60. ŞEMSİYE

23 Aralık 2019 Pazartesi

KARAVAN HAYATI AVRUPA TURU 26 MANASTIR, ATATÜRK’ÜN ASKERİ LİSESİ …


DÖNÜŞ YOLUNDA, GÖRMEYİ EN ÇOK İSTEDİĞİMİZ YERLERDEN BİRİ!


DEHASINI, DÜNYANIN KABUL ETTİĞİ ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN İLK ASKERİ EĞİTİMİNİ ALDIĞI YERİ MUTLAKA GÖRMELİYDİK…

Seyahatimizde çok güzel, özel yerleri görme fırsatı bulduk. Ama bu, bizim için tanımlaması zor, “yoğun” heyecan içeren bir gündü. Ulu önder Atatürk’ün ilk askeri eğitimini aldığı yere, Manastır’a gidiyorduk. Biz Manastır diye biliyoruz ama kentin adı Bitola…

Gurur!

Ohrid’in dar, ara yollarından kuzeye doğru hareketlenirken, aslında dümdüz doğuya gitmemiz gerektiğini düşünüyordum. Coğrafi şartlar, yolu biraz uzatmıştı. Büyük olasılıkla, Kuzey Makedonya’nın yolları yenilendikçe bu mesafeler, köprüler-viyadüklerle kısalacak ve konforlu hale gelecek. Neyse, konumuza dönelim; büyük heyecanla yola koyulduk, hala bakirliğini koruyan bölgenin manzaraları gerçekten görülmeye değerdi. Yollar yine pek konforlu değildi ama, Arnavutluk’tan çok daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Resne kasabasından geçerken yolumuzu kaybeder gibi olduk, sokaklar da boştu… Bir oto yıkamacısının önünde durduk, yolu sormaya çalıştık. Konuştuğumuz ilk genç hemen diğerini çağırdı. İyi ki çağırmış, Kerim ile tanışma fırsatı bulduk. Asıl köyü Resne idi ama yılın büyük bölümünü, üniversite eğitimi için Türkiye’de geçiriyordu. Yaz tatilinde evine dönmüştü, bir yandan da çalışıp harçlığını çıkarıyordu. Akıcı türkçesiyle bize yolu tarif etti, birkaç dakikalık sıcacık bir sohbetin ardından yeniden yola koyulduk. Nedense(?)kendimizi memlekette gibi hissediyorduk!

Manastır Askeri idadisinin Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenciliği dönemindeki görüntüsü

Manastır’a girdiğimiz andan itibaren, bu küçük ve sevimli kasabanın yıllara meydan okuduğunu, pek fazla gelişmediğini düşündük. Navigasyon Askeri İdadi’nin yerini elimizle koymuş gibi bulmamızı sağladı. Yolda gördüğümüz -traktör üzerinde karpuz satan- arkadaşın plakamız ve karavan üzerindeki ay-yıldızdan tanıyarak, bizi yürekten selamlaması çok hoştu. Askeri Lise, artık bir müzeydi. Bir bölümü, Mustafa Kemal Atatürk’e ayrılmıştı. Diğer bölümlerinde ise hem yaklaşık 6000 yıl öncesinden bugüne kadar gelen tarihi kalıntılar, hem de yörenin etnografik eserleri sergileniyordu. Yani milattan önce 5800 yılından günümüze bir çok buluntu bu müzedeydi! Ayrıca modern sanat eserlerine de yer ayrılmıştı.

Manastır askeri idadisi’nde Müzenin Atatürk’e ayrılan bölümünün girişi

Bizim için ise Atatürk’e ayrılan bölüm çok büyük önem taşıyordu. Ulu önder’in gençlik fotoğrafları, o yıllardaki resmi kıyafetleri, eşyası, geçmişten günümüze fotoğraflar… Ulu önder’i ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu izleyip-dinlediğimiz bir video gösterisi eşliğinde gezdik müzeyi. Biz ve bizim gibi büyük özlem ve merakla gelen vatandaşlar, yüzümüzde gurur ve özlem ifadesi…
Her şey, tüylerimizi diken diken etmek için bire birdi! Ruhumuzun Atatürkçü yanının sonuna kadar beslendiği bu 2 saat, anlatılır gibi değildi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğini betimleyen heykel
Yeniden yola koyulma zamanı gelmişti. Manastır’ın turistik ana caddesinde kısa bir yürüyüş, bir kahve molası… Sıcak havada bu güzel ve özel kentin havasını kokladıktan sonra zor yollar bizi bekliyordu…

manasır (Bitola) sokakları

Üsküp için yola koyulacaktık, eşim Figen yolun bu bölümünde karavanı kullanacaktı. Yine en zor bölümlerde Kocaoğlan’ı idare etmek ona kalmıştı! Asfalt, her 40-50 metrede kasis-çöküntülerle bezenmiş, bunların olmadığı bölümlerde çukurlar kaçınılmaz şekilde yerleşmişti! Tüm bunlara ek olarak daracık yoldaki koca tır ve kamyonların bizdeki gibi ‘binek araç’ mantığı ile kullanılması cabasıydı!
Manzara ne kadar güzel olsa da yolların durumu bizi yoruyor, varış zamanını öteliyordu!
GÜVEN GÖKTAŞ
SPOR SPİKERİ
SPORTS COMMENTATOR
guvengoktas@gmail.com